Hayallerin gerçek olsun.

22 Şubat 2011 Salı

sen varsın

Kollarımda bir buket çiçek, sahile koşarak geldim. Gözlerim şöyle bir sahilde gezindi, aradığımı göremeyince ilk gördüğüm banka oturup sevdiğimi beklemeye başladım. Ellerimde yine her zamanki çiçeklerden vardı. Sevgilimin en sevdiği çiçekler bunlardı. Kırmızı, kıpkırmızı, kan kırmızısı güller… Sanki dalından yeni koparılmış gibi tazeydiler. Buram buram sevgi kokuyor, aşk kokuyor en önemlisi de özlem ve hasret kokuyordu güller…
Hepsinin üzerinde damlalar vardı. Sanki ağlıyor gibiydiler. Güllere baktım, sanki onlarla konuşuyormuş gibi, “Neden ağlıyorsunuz, bakın ben ne kadar mutluyum” dedim. Az sonra sevdiğimi göreceğim için kalbim yine deli gibi atmaya başlamıştı. Ne zaman onu düşünsem, onunla buluşacağımı hayal etsem kalbim hep böyle yerinden çıkacakmış gibi oluyordu. Senelerdir birbirimizi sevmemize rağmen ikimiz de sevgimizden hiçbir şey kaybetmemiştik. Bizi hiçbir şey ayıramazdı… Ne hasret, ne ayrılık, ne de ölüm…
Telaşla saatime baktım. Sevdiğim yine 1 dakika geç kalmıştı. Üstelik ben, sevdiğimi bekletmemek için dakikalarca önce koşarak geliyordum, onu beklemeyi bile seviyordum. Oysa o, her zaman beni bekletiyordu. Herkesin bir kusuru olurmuş diye düşündüm. Ve gözlerimi önümdeki uçsuz bucaksız denize diktim… Denizin sonu yok gibiydi, tıpkı sevdiğim kıza olan aşkım gibi denizin de sonu yoktu. Sonsuzluğa uzanıyordu… Aslında ogün bizim için çok özel bir gündü. Kendi aramızda sözlenecektik. Ben önce bunu sevdiğime açmış, sonra da gidip 2 tane yüzük almıştım. Bu kadar önemli bir günde bari, beni bekletmemeliydi. Ama alışmıştım artık beklemeye, zararı yok biraz daha beklerim diye düşündüm. Güllerin yaprakları nedense hâlâ yaşlı idi. Bir türlü anlamıyordu onları. Her şey bu kadar güzelken neden ağlıyorlardı ki? İşte az sonra sevdiğim gelecek, bana sarılacak, kucaklaşacaktık… Sonra söz yüzüklerini takıp, evliliğe ilk adımlarımızı atacaktık. Öyle heyecanlıydım ki, sevdiğime kavuşmak için can atıyordum…
Martılara baktım, birbirleriyle oynaşıp, uçuşan martılara… Ne kadar güzel dansediyorlardı havada.
Tekrar saatine baktı
m. Endişelenmeye başlamıştım. Sevgilim yine geç kalmıştı, hem de çok… Bu kadar geç kalmaması gerekiyordu. İşte her gün burada buluşmak için sözleşmiyor muyduk? Her gün sahilde, martılara bakarak, denizin bize anlattığı masalları dinleyerek birbirlerimize sarılıp hasret gidereceğimize söz vermiyor muyduk? O zaman neden gelmemişti yine ?? Aklıma kötü düşünceler gelmeye başladı. Hayır! Hayır, olamazdı. Sevdiğime bir şey olamazdı. Onsuz hayat yaşanmazdı ki… O ölse bile devamlı benimle yaşar diye düşündüm. Bunun düşüncesi bile hoş değildi. Gözlerimi yere indirdim. Gözyaşlarımı kimsenin görmesini istemiyordum. Zaten nedense etrafımdaki insanlar bana sanki kaçık gibi bakıyorlardı. Rahatsız olmaya başladım bakışlardan. Artık bıkmıştım… Yine sevgilim geldi aklıma… Neden gelmedi acaba diye düşünmeye başladım. Gözlerini kapattım. 7 sene oldu dedi. 7 senedir hergün bu sahildeydim. Sevdiğimi bekliyordum. Daha fazla dayanamadım. Kalbim parçalanacak gibi oluyordu. Gözlerimden bir damla yaş daha güllerin üzerine damladı. Yine gelmeyecek galiba, en iyisi ben onun evine gideyim diye mırıldandım… Hiç olmazsa gülleri her zamanki gibi yanına koyar, ona vermiş olurdum… ayağa kalktım, sevdiğmle buluşmak üzere, yeşil tepenin ardındaki kabristana doğru yürümeye başladımbitmeyen sonsuz bir sevgiyle seviyorum ben onu.korkmuyorum artık yalnızlıktan çünkü o var her saniyemde günüm de gecemde. Sevgimi göstermek için onun beni bırakmadığı kanıtlamak için filmimizin yapılmasını istiyorum çünkü biz buna inandık insan inandığını yaşar hiç ölmez..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder